Haberler
Güle Güle Baba Bertal…
Bazı ölümler rüzgarın önüne katıp savurduğu Kenger yaprağına benzer. Bazı ölümler ise, bir dağın devrilişi gibidir. İşte sen o dağın yıkılışından gittin. Arkandan büyük bir boşluk bırakarak.
Nurettin ASLAN
Şimdi söyle Baba Bertal, bu oldumu hiç. Neden çekip gittin. Böylesine bir gidiş mi olur. Hiç arkana bakmadan, son bir kere cigara yakmadan, elini havaya kaldırıp bir o yana bir bu yana sallamadan, son bir kahkaha dolusu gülüşünü geride bırakmadan, son bir kere kaytan bıyıklarını burmadan sende çekip gittin öncekiler gibi.
Şewuşen ile birlikte buluşacağın bütün divanelerimize selamlarımı söyle. Bol haber götür kendinle güzel Dersim’imize ilişkin. Sizler çekip gittikçe Dersim’in sokaklarının nasılda boynu bükük ve yetim kaldıklarını anlat uzun uzun. Bilgece bir Dersim muhabetine tutunun birlikte. Dem olsun. Kahkaha dolusu gülüşlerinizi birleştirip salın bize.
Ben seni hiç tanımadım Baba Bertal. Yemin etmiştim, sürgünlüğüm bittiğinde güzel memleketime döndüğümde ilk fırsatta gelip seni görecek ellerinden öpecektim.
Benim sürgünlüğüm bitmedi. Sen ise beni beklemeden yüreğime acı, gözlerime yaş düşürerek çekip gittin.
Ama ben seni kendim kadar tanıdım. Sorduklarım seni anlattılar bana. O kadar çok anlattılar ki dolu dolu seni yaşadım.
Dersim’in Delilerin de ölümsüzleşesin diye seni yazdım sayfa sayfa. Yazarken sen oldum, eğer sen olmasaydım yazamazdım. Oturduğum masada önümde ak kağıt ve elimdeki kalem ile kendimi sana katarak senin ile adım adım yürüdüm, cigara yaktım, restorana girip kimseye danışmaksızın rakı içtim, yemek yedim, para aldım, dualar ettim, küfürler savurdum, kahkaha dolusu gülüşler saldım, bağırdım, çağırdım, alıp başımı gittim, küstüm…
Yani, ben yazdığım bütün divanelerimiz ile siz oldum.
Şimdi oturduğum yerde hepiniz bir filmin şeridi gibi gözlerimden akıyorsunuz. Gözlerimden yaş düşüyor ak kâğıdın üzerine. Çünkü siz benim ve Dersim’lilerin özgür birer değeriydiniz.
Hasta olduğunu sevgili Hüseyin Aygün’ün paylaşım sitesinde yayınladığı haberinde okudum. Bilki onu da delilerime ekleyeceğim. Çünkü siz kadar açık, siz kadar cesur, siz kadar konuşkan, siz kadar memleketini seven.
Geçmiş olsun dileklerimi sundum sana. Uzun ömürler diledim, Mameki sokakları öksüz kalmasın diye. Sen duymadın benim dileklerimi. Yayına düştükten birkaç saat sonra sen çekip gittin. Gidişinin haberi tez elden yayıldı yayla yayla.
Önümdeki masaya fotoğrafını bırakmış sana bakıyorum şimdi, gülümsüyorsun.
Ama Pirim bil ki Jaru Diyar’ların memleketinin insanı Dersimliler yığın yığın geldiler seni yolculamaya. İşte bundandır benim memleketime sevgim, bundandır insanlarıma düşkünlüğüm, kadir kıymet bildiklerinedir. Munzurun paklığına, Düzgün Baba’nın yüceliğine yakışmış insanlarım benim. Xızır güzelliklerini bozmasın.
Yaşam ile ölümü bilirim Pirim. Birbirinden ayrılmaz iki parça iki kardeştirler. Bil ki, bilerek yada bilmeyerek dolu dolu yaşayıp Dersim’lilerin yüreğine taht kurdun sen.
Bazı ölümler rüzgarın önüne katıp savurduğu Kenger yaprağına benzer. Bazı ölümler ise, bir dağın devrilişi gibidir. İşte sen o dağın yıkılışından gittin. Arkandan büyük bir boşluk bırakarak.
Pirim, sana güle güle demeden önce çekip giden bütün divanelerimize selamlarımı götür kendinle. Ellerinden öptüğümü söyle. Kendinize iyi bakasınız boynu bükük kalmayasınız diye, orada bir Dersim yaratın. Bilin ki, Dersim toprağı sizsiz yetim kaldı. Ne yapalım yaşam ile ölümün kardeşliğine kurbanız hepimiz.
Şimdi, Mameki sokakları seni arar, insanları seni özler.
Sana söz Pirim. Sürgünlüğüm bittiğinde gelip toprağını öpüp mum yakıp bir çift gözyaşı bırakacağım toprağın tatlı tenine…
ELLERİNDEN ÖPERİM…
GÜLE GÜLE BABA BERTAL…
_______________________________________________
Not: Bava Bertal’ın yası nedeniyle sitemizin zemin rengini siyah yapılmıştır.
www.dersimnews.com