Haberler
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın Alevi İftarıyla Açılışı Ne Anlama Geliyor?
Çözüm Süreci’nde Kürtlerle tırmanan gerilim, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Davutoğlu ve HDP arasında, restleşmeye dönüşürken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, ani bir manevrayla, yeniden Alevi kartını açtı.
Zülfikar DOĞAN – BBCTürkçe
Her seçim döneminde “açılımları” devreye sokan AKP, seçimi kazandıktan sonra ise açılımları ya geri plana çekti ya da gündeminden çıkarttı.
2007, 2009, 2011, 2014 genel ve yerel seçimleri öncesinde, Kürt Açılımı, Alevi Açılımı, Ermeni Açılımı, Roman Açılımı gibi, etnik ve inanç temelli politikaları devreye sokan AKP, bunun karşılığını, her seçim döneminde artan oylarıyla aldı.
Açılımlardan bugüne kalan, kesintilerle de olsa süregelen, demokratikleşme açılımı; diğer adıyla, “Çözüm ya da Barış Süreci” oldu. Ancak orada da şimdi, tıkanmalar söz konusu.
Kobani olayları, tıkanıklığı büyütürken, Başbakan Davutoğlu’nun “HDP masada kalmak istiyorsa, kanunlar çerçevesinde hareket etmeli; bir parti gibi davranırsa, izinsiz eylem ve gösterilere karşı çıkarsa, muhatap almaya devam ederiz” sözleri ipleri gerdi.
HDP ile gerilim yükseliyor
HDP’den Davutoğlu’na gelen sert yanıtta “HDP’nin nasıl olacağını, neye benzeyeceğini belirlemek kimsenin haddi değil” denilirken, Cemil Bayık’ın, “müzakere sürecine, üçüncü bir gözlem grubunun ya da doğrudan ABD’nin katılması” önerisi, yakında yeni bir boyutun devreye gireceğinin de işareti olarak değerlendiriliyor. Bayık’ın, ABD’nin, “üçüncü göz” olarak müzakere sürecine dahil olmaya istekli olduğunu vurgulaması dikkat çekici.
Hükümetin, süreçle ilgili manevra alanı giderek daralırken, çıkış yolu, “tutum ve söylemi sertleştirmekte bulunmuş” gibi görünüyor. Son Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından yansıyan bilgilerde de, bu konuda, kurulun asker ve sivil kanatlarıyla, MİT arasında görüş ayrılıklarının derinleştiği anlaşılıyor.
İşte bu aşamada, Cumhurbaşkanı’nın yeniden “Alevi Açılımı”nı devreye sokması, 29 Ekim’deki muhalefetin boykot ettiği, ilk açılış resepsiyonu, Ermenek’teki maden faciası nedeniyle iptal edilen, bin odalı yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda, Alevilere Muharrem İftarının verileceğinin duyurulması, ilginç bir adım olarak görülüyor.
Kamuoyunda AK Saray olarak anılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın açılışının, Alevi-Bektaşilerin, Muharrem iftarıyla gerçekleştirilmesi manevrasının, tam da Çözüm Süreci’nde tıkanıklıkların yaşandığı bir aşamada devreye sokulması, “önceden ve inceden” planlandığını gösteriyor.
Hayatını kaybeden Alevi gençlere dair sert söylem
Birçok Alevi örgütü, 10 Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, “Alevi açılımıyla gündeme getirdiği vaatleri, rafa kaldırdığını” öne sürdükleri Erdoğan’ı desteklemeyeceklerini açıklamışlardı.
Daha önce “Ali’yi sevmek Alevilikse, ben herkesten daha Aleviyim” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bezmialem Vakıf Üniversitesi’nin Akademik yıl açılış töreninde, yaptığı konuşmada, yine Gezi olaylarını, 16 yaşında, polisin gaz kapsülüyle yaşamını yitiren Berkin Elvan’ı gündeme getirerek, “ekmek almaya gittiği iddialarının yalan olduğunu, reklam amaçlı yayıldığını” savundu.
Erdoğan, Berkin’in “eli sapanlı bir terörist” olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı, daha önce de, Gezi olaylarında yaşamını yitiren Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük gibi Alevi olan Berkin’i, “terörün maşası” olarak nitelendirmişti.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda, Muharrem iftarı davetinin hemen öncesinde, Alevi bir gence dönük sarfedilen bu sözlerin ardından da, Diyarbakır’daki Kobani protestolarında, IŞİD’ci olduğu gerekçesiyle öldürüldüğü öne sürülen Yasin Börü’yü gündeme getirerek “Yasin inançlarını yaşayan bir gençti” dedi.
Kürtlere ve Çözüm sürecine yönelik, giderek sertleşen söylemin ardından şimdi Alevilere yönelik söylemin nereye gideceği, merak konusu.