Connect with us

Dersim News, Dersim Haber, Dersim

Hani Atatürk’ü Cıbe Kheji Vurmuştu!

Haberler

Hani Atatürk’ü Cıbe Kheji Vurmuştu!

Aslında ne yazılan ve ne de öğretilendir. Tarih sizin inandığınız şeydir, bazen bir yalan uydurur ona inanırsınız, hatta kuşakları  dahi inandırabilirsiniz. Ulus ve dinin tarih anlatısının inançsal ve ideolojik olmasının esas nedeni de budur. Edebiyat denen şeyse hayalin peşindedir.

HAYDAR KARATAŞ

Şehirde büyüyen pek çok çocuğun Robin Hud gibi kurtarıcıları olur. Benim çocukluğumun Robin Hud’u Cıbe Hese Kheji adında bir adamdı. Cıbe Hese Kheji kim mi? Dersimlilerin “gizli” kahramanı.  Hani Yaşar Kemal her söyleşisinde “İnce Memed  diye biri yok, onu ben yarattım,” dediği halde tarihçiler gidip Çukurova’da İnce Memed mezarı aradılar ya; işte bu Cıbe Hese Kheji böyle hayalle gerçek arası bir adam. İnce Memed gibi gerçek deseniz gerçek değil, hayal deseniz hayal değil. Hem yaşadı hem yaşamadı.

Demenan aşiret önderlerinden Cive Kheji

Demenan aşiret önderlerinden Cive Kheji

Söylemesi ayıp yıllardır kanımda bir Cıbe Hese Kheji destanı kaynar. Belki bu nedenle onu en an yüz yaşlı Dersimliye sormuşluğum vardır. Bu yaşlı insanların hiç biri bugüne kadar ben onu görmedim demedi. Hepsi görmüştür, ancak her tarif diğerinden farklı. Kimine göre, uzun boylu, geniş omuzludur. Kimine göre ufak tefek bir adam, meşe çalılarının arasında görünmesiyle kaybolması bir.

Cıbe Hese Kheji her eve gitmiş. Misafir olmuş. Kiminin dayısı onunla silah çatmış, kiminin baba dostu. Kimi inandırıcı olmak için el hareketiyle, aha böyle fişeklikler bağlamıştı, der.

Bu anlatılar ayrı ayrı olsa da “Kheji” adından da anlaşılacağı gibi Cıbe Hese Kheji’e dair ortak tarif, onun sarışın bir adam olduğudur. Sarı ve pek çok Demenanlı gibi gözleri mavidir.  Ve boynundan hiç çıkarmadığı bir de İstiklal Madalyası vardır. Rus Harbi’nde almıştır.

Derler, Erzincan’a kadar gelmiş Rus taburunun içine girip çıkan Cıbe Hese Kheji; Rus subayının potinini, parkasını ve filintasını  alır gelir! Öyle miydi Allah bilir, ama halk üzerine kahraman yaratan hiç bir tarih anlatıcısı yoktur.  Ancak onun dramı o elim olayların başladığı 1937 senesinde devletin ailesinden on üç kişiyi yok etmesiyle başlar. Çoluk çocuk ölür, geri kalanlar sürgüne gönderilir ve Cıbe Hese Kheji’nin derin yalnızlığı başlar. -Gerçi Demananlıysanız o zamanın Dersim’inde devlet öldürmese başkaları  sizi öldürür ya, bu da işin ayrı tarafı-

Neden mi, çünkü Demenanlıların pek çok Dersimli gibi nüfusları çok, toprak azdır. Benim büyük dedemin dahi koyun ve keçilerini toplayıp götürürmüştür bu Demenanlılar! Açlık zamanı, açlık kanun, yasa bilmez.

İşte nasıl ki bugünün zamane çocukları top koşturur, ünlü futbolcu adı  ya da yumruklarını sıkar meşhur bir dövüşçünün adını anar ya. İşte  bizler de o çocuklukta,  en küçük kavgada “duwa, duwa ben Cıbe Hese Kheji,” der nara atardık…

Cıbe Hese Kheji’nin kendisi gibi silahşor bir de amcaoğlu vardır. Ona dair de pek çok efsane anlatılır. Ona da Heme Kheji derler. Seyit Rıza ile yargılanıp, idam alır, idam cezası müebbet hapse çevrilir ve hapishane hapishane sürüldükten sonra Bergama mahpusunda yokluk içinde ölür. Onun gezdiği mahpuslarda adem babalara yoldaşlık ettiğini anlatırlar. Onunla hapis yatan pek çok kişi, dışarı çıktıktan sonra gidip Heme Kheji’nin akrabalarını bulmuş ona dair pek çok hikaye anlatmıştır.

Cıbe Hese Kheji dönecek olursam. Türkiye’ye gelemediğim için, şimdiki çocuklar o dağların ardında hangi oyunları oynuyor bilemiyorum. Mesela hâlâ nara atıp “ben Cıbe Hese Khej’im” diyen çocuk var mıdır?

Bu anlatılara göre ozan Davut Sulari’nin  “Üç Telli Turnam” türküsü de Cıbe Hese Kheji üzerinedir. Cıbe Kheji, Davut Sulari’nin talibidir ve derler bir gün bu eşkıya dağlarda aç kalır. Gezer dolanır ayakları onu alır dağların ardına Erzincan tarafına kaçmış Davut Sulari’nin köyüne götürür. Kim bilir belki de Davut Sulari’ye “pirim ben geldim her şeyimi kaybettim, ne çoluk ne çocuk kaldı,” demiştir. Belki de iki arkadaş sabaha kadar oturup sustular. Çünkü şakının sözleri onu söyler. Yasaklı bir dille konuştukları dahi bu sözlerde vardır. Davut Sulari Cıbe Hese Kheji’yi söyler bakalım nasıl söyler:

Durnam gelir bizim elden
Yeni kalkmış ağır gölden
N’olur konuş ‘bizim dilden’

Demek Zazaca dilinde  konuştular ve şöyle devam eder:

Üç telli, dört telli, beş telli durnam
Sen olmaz isen buralarda durmam
Sen olmaz isen ben sensiz olmam
Durnam ey, durnam ey, yaralı durnam
O kara gözler haralı durnam
Durnam arşta pervaz eyle
İn Düzgün’ü niyaz eyle
N’olur aşkı bizim dilden söyle

Davut Sulari bu şakının sözlerinin devamında, Cıbe Hese Kheji’ye nasihatlerde bulunur. Onun o yaylalardan bir daha inmemesini, kara taşlara konmamasını öğüt eder.

İşte derler, Mustafa Kemal’i bu adam vurmuştur. Vurmuş mudur dersiniz. Elbette hayır. Ama halklar, yoksullar hayalin en büyük romanını yazmıştırlar. Sanırım bundan kaynaklı olarak dünyada “zure peygamberone” yani “o kadar güzel uydurdu ki, peygamberlerin yalanına benzedi” atasözü sadece Dersim’de vardır.

Aslında bu yanıyla tarih  ne yazılan ve ne de öğretilendir. Tarih sizin inandığınız şeydir, bazen bir yalan uydurur ona inanırsınız, hatta kuşakları  dahi inandırabilirsiniz. Ulus ve dinin tarih anlatısının inançsal ve ideolojik olmasının esas nedeni de budur. Edebiyat denen şeyse hayalin peşindedir. Hayal insanların özlemlerini dile getirdiği için onu doğru kabul etmiştir. Edebiyata göre insan görülen şey değildir, gerçek insan hayalden ibarettir. Onun düşü gerçek, gerçeği düştür.

Tabii hayal ve hikâye desek de, Mustafa Kemal’in Dersim’de yaralandığına dair pek çok makale vardır.

Dersim’in en iyi tarihçilerinden biri olan Seyfi Cengiz, severek takip ettiğim tarihçi  Ayşe Hür, Özgür Politika gazetesinden Erdal Er, Mustafa Kemal’in Dersim’de yaralandığını yazmıştır. Bütün bu hikâyelere kaynaklık edense Cıbe Hese Kheji’e dair anlatılan efsanelerdir.

Bir ara bizim İslamcılar bir mezar taşı hikâyesi de çıkarmıştı. Torun dedenin mezar taşını okuyamıyor diyorlardı. Bunun için Osmanlıcayı bilmeliyiz derlerdi. Evet insanlık tarihi gide gide bir mezar taşına gider. Ötesi karanlık. Ama İslam’da mezar taşı yoktur. Türkiye’de torun dahi büyük dedesinin mezarını nerede bilmez. Mesela Hz. Muhammed’in mezarı Medine’de. Uzun süre yeri dahi belli değildi, sonradan yapıldı ama ziyaret etmek yasak. Değil yazı mezar taşında çizik dahi yoktur. Daha geçenlerde ölen Suudi Arabistan Kralı bu geleneği temsilen düz bir yere gömüldü. Yas ilan edilmedi, doğru dürüst bir cenaze töreni dahi yapılmadı.

Tarihe bu kadar meraklı olan bizimkiler, her nedense İslam ordularının girdiği şehir ve kasabalarda eline kazma kürek alıp heykelleri yıkmasına, müzeleri ateşe vermesine  ses çıkarmıyor. Bu tarih yıkıcılığını manşet yapmıyorlar. Çünkü övünülerek anlatılan Hz. Muhammed’in Bedir Savaşı bir tarih yıkıcılığıydı. Kabe’ye giren  Muhammed orduları oradaki heykelleri putperestliği temsil ediyor diye yıktı. Oysa bugün Berlin’de kurulmaya çalışılan halklar müzesi gibi tarihteki ilk halklar müzesiydi Kabe. Her aşiret ve boyun orada bir tarihi ve sembolü vardı. Kimse kusura bakmasın ama İslam’ın tarih anlayışı köksüzlük üzerine kurulmuştur. Bu nedenle İslamcı yazarlar methiye içeren  iyi şiir yazar, ancak roman da yazamaz. Çünkü roman denen şey esas olarak ahlakı sorgular ve yukarıda anlattığım Cıbe Hese Kheji örneğinde olduğu gibi halkaların ruhlarının derinliğindeki “gizli” kahramanları anlatır, o hayalin nereden beslendiğini anlamaya çalışır.

Biri İslamcıların kulağına fısıldasın, İnönü zehirledi hikâyesine kimse inanmaz, ama Cıbe Hese Kheji vurdu, yaralandı derse epeyce inanan olur. Hatta Cıbın bir meşe çalısına saklandığını, üç gün Mustafa Kemal’i beklediğini dahi yazsınlar.

Birgün Pazar

Sosyal medyada paylaşın
        
   
1 Comment

1 Comment

  1. kemal kahraman

    20/04/2015 at 13:20

    bu yalan yanlis yaziyi buraya neden koydunuz… hangi bilmediginize cevap buldunuz; ne ögrendiniz. 100 yasliya sormusmus, hesé cive kheji sarisinmis o yüzden adi khej´mis… haydarin robin hood´uymus…davut sulari hese cive khej icin yazmismis… ya bunu nereden uydurdun… 38 sonrasinda yasamismis falan… hese cive kheji seyid rizalar´la beraber 37´de asildi… üstelik kendisi teslim olmustu… yani neresinden tutsaniz einizde kalacak icerigi uydurma, niyeti muamma bir deli sacmasi…
    birgün gazetesini de dersim haber´i de protesto ediyorum… selamlar. kemal kahraman

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

nineteen − 15 =

More in Haberler

To Top