Haberler
Mezopotamya’nın Solan Rengi: Domlar
Domlar özellikle Mezopotamya’da kimliksiz yaşayan bir halktır. Bu nedenle ülkemizde sayıları tam olarak tespit edilmiş değildir. Buna rağmen Mardin, Diyarbakır, Batman, Şırnak, Siirt, Urfa ve Van’da, 100 bin civarında Dom’un yaşadığı tahmin ediliyor.
Mıtırp ya da Karaçi de deniliyor Mezopotamya ve Kürdistan’da. Ama bu isimlendirmelerin hiçbir önemi yok. Çünkü kimse onları bilmiyor. Sayısı belki yüzlerce, belki binlerce, belki milyonlarca ama toplumda kimse Domların kim olduğunu bilmiyor. Ya da toplumun en azından büyük bir kısmı… Domlar özellikle Mezopotamya’da kimliksiz yaşayan bir halktır. Bu nedenle ülkemizde sayıları tam olarak tespit edilmiş değildir. Buna rağmen Mardin, Diyarbakır, Batman, Şırnak, Siirt, Urfa ve Van’da, 100 bin civarında Dom’un yaşadığı tahmin ediliyor.
Tam tarihi (henüz) bilinmemekle beraber Hindistan’dan diğer coğrafyalara yayıldıkları görüşü yaygın olarak kabul edilenidir. Bir başka yaklaşım da Avrupa’da ”Gibsy”, Anadolu’nun batısında ”Roman” olarak anılan bu halkın, Ortadoğu ve Mezopotamya’da ”Dom” olduğu görüşündedir.
Üst kimliklerin ‘belirleneni’ konumunda bulunan Domlar, üst kimlik kaygısı yüzünden kendilerini Kürtlere karşı ”Mıtırp” olarak tanımlıyorlar. ”Kürtlerin ötekileri” ya da Kürtlerin farklı kültür edinmiş versiyonu gibi. Bir bakıma üst kimliğin ‘Türk’ olduğu zamanlardaki Kürtlerin durumuna benzerlik göstermektedir. Liberalizmin ”Kimlik politikaları” ile ideolojik girdiler yaptığı uzunca bir dönem boyunca pek çok kimlik hatırı sayılır bir gözle görünürlük elde etti. Bu dönem boyunca Domların payına ise ”2.sınıf kimlik”, hatta kimliksizlik düşmüştür.
Kürtçeyi ana dillerinden daha iyi bilen bu halk, geçmişten günümüze kadar ”Kürt çingeneler” olarak bilinmişlerdir. Oysa Domların da diğer tüm halklar gibi kendilerine ait dilleri (Domanice/Domca), kültürleri, yaşam tarzları mevcuttur. Bugün Domlar’ın pek çoğu ekonomik, sosyal yaşamlarında Kürtler’in baskın kültürüne direnemediği için asimile olmuş ve Kürtleşmişlerdir. Domanice yalnızca yaşlı insanlar arasında konuşulan bir dil haline gelmiştir.
Roman, Çingene, Mıtırp, Dom… Hepsi birbirleriyle akraba topluluklardır. Mezopotamya’yı ötesindeki toplama Roman, mevcut olanına da Dom denilmiştir. Bu grupların benzerlikleri çok olmakla birlikte Kürtler arasında yaşayan Domların karakteristik özellikleri biraz farklılık göstermektedir. Halil Aygün’ün hazırladığı ”Dom Belgeseli” çalışması*, bu farklılıkları biraz da olsa görmemizi sağlamıştır.
Domlar, sadece ve sadece kendi aralarında kendilerine Dom diyorlar ve Domanice konuşuyorlar. Dışsal baskıdan çekindikleri için grup dışındaki insanlarla Kürtçe anlaşıyorlar. Çoğu Dom Türkçe bilmez. Devletten, Kürtlerden, Araplardan, Türklerden baskı görüyorlar. Kimliksiz olarak yaşadıkları için pek çoğu eğitim, sağlık ve hatta seyahatten dahi yararlanamıyorlar. Genel olarak geçimleri Ribab** denilen çalgıyla düğünlerde elde ettikleri kazançtır. Bunun yanı sıra dilencilik, doğal şifacılık ve dişçilik gibi uğraşlarla da ilgileniyorlar.
Yöredeki birçok kişinin dişlerinin altın ve gümüşle kaplı olmasından da anlaşılıyor bu durum. Ama son yıllarda Kürtler’in bu mesleğe (çalgıcılık) el atmasıyla beraber, Domlar haklı olarak ellerinde kalan son geçim kaynaklarının da ellerinden alındıklarını düşünüyorlar. Deyim yerindeyse ellerinde dilencilikten başka bir geçim kaynağı kalmamış durumdadır.
Domların göçebe bir hayat sürmelerinin en belirgin sebebi, mevsimsel olaylardır. Dom halkı zahmetsiz yaşamayı şiar edindiği için her zaman ekmeğin en rahat bulunduğu yere göç etmiştir. Bu yüzden kimliğe ihtiyaç duymadılar uzunca bir zaman. Devletin yaylaları, ovaları ve dağları ‘insansızlaştırması’ politikasıyla beraber yerleşik hayata geçmeye başladılar. Kimlik problemi tam da o zaman ortaya çıktı. Eğitimden yoksun kalmalarından dolayı pek çok zorluk yaşadılar ve hâlen de bu zorlukların büyük bir kısmı olduğu gibi devam etmektedir. Üstüne bir de dışlanmışlık, hor görülme, aşağılanma da cabası.
”Dom Belgeseli”ni izlerken bir şey dikkatimizi çekti. AKP’nin ”Roman Açılımı”yla beraber bölgedeki Domlar bir de ‘AKP destekçisi’ yaftası yemekten kurtulamamışlar. Kimi zaman hırsızlıkla suçlanan, kimi zaman iftiraya uğrayan, kimi zaman topraklarından sürülme tehdidiyle karşı karşıya kalan Domlar bir de ‘AKP destekçisi’ olmuşlar!
Kimliklerin ön planda tutulduğu, hatta başa tutturulduğu bir zamanda yok olmak üzere olan bir kimlik. Ya da tarihin acı bir ironisi mi demeli? Yoksa kapitalizmin liberalizm destekli girdilerle kimlikler üzerinden kendine yeni alanlar açarken, aslında ”kimliklerin, kültürlerin korunmasının hiç de umurunda olmadığı” mı denmeli? Domlar ve Domlara benzer ‘düşük’ profilli, piyasası olmayan kimlikler söz konusuysa sorunun cevabı çok açık ki ”Evet” olmalı.
Münir Gök – soL
Kaynaklar:
* Dom Belgeseli: https://www.youtube.com/watch?v=CMmzxBFUamo
** Mardin Kemençesi de denilir.
1) http://www.mardinlife.com/mezopotamyanin-bilinmeyen-halki-domlar-haberi-…
2) http://www.zehra.com.tr/zanngeh-ekibi-ve-dom-belgeseli-uzerine_h111089.html
Foto: Nusaybin / Mardin 2015 – Toprak T. Damar
DOM BELGESELİ