Connect with us

Dersim News, Dersim Haber, Dersim

AKP’nin Alevi Tasfiyesi ve Reyhanlı

Gündem

AKP’nin Alevi Tasfiyesi ve Reyhanlı

Hükümet olayı aydınlatmak yerine manipüle eden operasyonlarla Alevilerin yaşadığı mahallelerde insan avına çıktı. ‘Katiller Samandağ’ında’ diyen egemen zihniyet Reyhanlı üzerinden mezhep kışkırtıcı imalarla inanç ayrımcı dilini bir kez daha kullandı.

Türkiye- Suriye sınırının kesişme noktası Reyhanlı ilçesinde geçen 11 Mayıs Cumartesi günü patlatılan bomba yüklü arabaların saçtığı dehşet resmi rakamlara göre 51 kişinin ölümüne yüzlerce kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Hükümetin mevcut Suriye politikasının kurbanı oldu Reyhanlılar. Sınırları kevgire çeviren çetelerin provokasyonlarıyla anılan bu küçük ilçe meseleye bakışta bir kırılma noktasıdır. Sınırın öteki yanı için ihraç edilen vahşet yöntemleri dönüp bu yakayı da kavuran insanlık dramına dönüştü.

21. Yüzyılda zoraki teneffüslerle yaşatılan tekfirci-selefi çeteler sonu gelmez mezhep kırımına davetiye çıkaran ölçüsüzlükle kin, nefret ve katliam tohumları ekiyor. Suriye’de adına ‘muhalefet’ denen paramiliter tekfirci-selefi çetelerin mali-askeri ve politik destek kanallarıyla sergilediği utanç verici pratik fazladan lafazanlığa gerek bırakmıyor.

Modern çağın Yezidi olmaya hevesli işbirlikçi egemen güçlerin karşısında halkların ve inançların özgürlüğü için ortaya koyduğumuz tavır ayrıştırıcı ve saflaştırıcı rol oynuyor. Bizim aidiyet duygumuzla ilgili aforizmalara sarılan, Suriye üzerine cemaat siyasetiyle benzerlik taşıyan düşüncelere sahip, orada özgünlüğü olan parçayı haddinden fazla şişirerek gerisi tufandır diyen ilkesiz, oportünist sol’dan ayrışıyoruz, ayrışacağız.

Alevi hareketi içinde bürokratik- İslamist kurgulu- fiili mücadele araçlarını yaratmayan geleneksel yapılara hak etmedikleri ilgi ve desteği vermememiz gerektiğini de anlamaya, anlatmaya başladık.

Kendilerine aydın payesi verdiğimiz pek barışçıl kimi şahsiyetlerin konu Aleviler olunca nasıl pusu kuran avcıya dönüştüğüne, yazdıklarına bakıldığında komplo teorileriyle olası rakiplerini açık ara solladığına tanıklık ettik. Görsel ve yazılı medyadan yansıyan ‘Alevi-Nusayri fail’ arayışının kalemşorlarını yakın zamanda bu çıkarımlarını onlara hatırlatmak için tek tek bir kenara not aldık.

Velâkin Reyhanlı + Suriye her açıdan kırılma noktasıdır. ‘Ezani Muhammediye’ sancağı altında yeri olmayan büyük değerler bileşkesi Alevi Kızılbaş inancının dinamikleri yeni dönemde yüzünü herkesten, her şeyden önce kendi potansiyeline dönerek dost-düşman ayrımını mevcut Saikleri göz önünde bulundurarak yapacağını söyleyebiliriz. Biz bize olup tumturaklı angajmanlara prim vermeden yol alacağız.

Aleviler sosyo-ekonomik farklılıklarına rağmen tehdit altında. İşletilen bütünlüklü egemen siyaset yeşile çalan baskın tonla Alevilerin tasfiyesi gibi ölümcül fay hatlarını sürekli tetikleyen sarsıntılara gebe. Somut, süreklilik arz eden baskıcı dayatmalar karşısında kendi özgün direniş damarımızı güçlendirmeliyiz.

Acılarla andığımız yenilgili tarih bir kez daha tekerrür etmemeli diyorsak uyanık, ön görülü ve hazırlıklı olmalıyız. Nasıl, hangi şekilde diye fikir yürütürken biz olgusuna değer katan sözlere kulak vermeliyiz. Bu satırları yazarken ilk aklıma geleni yürek gözüyle gören Aşık Veysel söylemiş vakti zamanında…

“Benim sana verebileceğim çok bir şey yok aslında. Çay var içersen, Ben var seversen, Yol var gidersen.”

Her sarsıntıdan sonra nedenlerini sorgularken YOL’a göre harekete geçmeyi gözeteceğiz. Sloganik yapay saflaşmalardan ziyade göstere göstere gelen kırımcı siyasal zorbalığa dur diyeceğimiz aktif ve yaygın direnç alanları oluşturmak için yoğunlaşma zamanındayız. Öncelikle YOL ve BİZ olgusuna anlam katan hassasiyet gerekli. Şu husus Osmanlı’dan günümüze tekrarlanan öğretici gerçeğe işaret ediyor; Anadolu ve Ortadoğu aydınlanmasının ışığı Alevi Kızılbaş yolu kazanırsa tüm mazlum kimlikler kazanır.

Reyhanlı katliamının tozu dumanı arasında hükümete teslim olmuş zevatın tek koro halinde katliamdan ‘Alevileri’ sorumlu tutan söylemleri güncelliğini koruyor. Aynı merkezden yönlendirilen koronun kendi beslemeleri ÖSO-El Nusra çetelerini aklama-paklama gayreti dikkat çekici. Reyhanlı’da eğitim kampları olan, sınırın hemen karşı yakasındaki Suriye Rakka yerleşim biriminin kontrolünü elinde tutan El Nusra çetesi olduğu halde katliamın daha ilk dakikalarında hükümet yetkililerin ”hayır onlar yapmamıştır” demeleri kasıtlı olduklarını, olacaklarını göstermişti. Reyhanlının gerçek faillerine dokunulmadı. Şam’da sivil halkın bulunduğu yerlerde bomba patlatan El Nusra çeteleri aynı tarzını farklı hesaplar gözeterek Reyhanlı’da gerçekleştirdi.

Devletin ilgili birimleri kamuoyundan gerçekleri gizliyor. Suriye politikasının iflasını gizleme zorunluluğu onlara bunu yaptırıyor. İki yıldır her türlü gayri meşru araçla örgütleyip büyüttükleri selefi-tekfirci canavarlığın provokasyonlarına dair söz söylemekten onları alıkoyan şey yeni Osmanlı garabetidir. İlerici kamuoyunun bildiği gerçekleri gerici koro kabullenemez. Ne çapları ne de yüzleşme ısrarları var. Kutsal değer atfettikleri kirli bölge politikaları sürsün diyerek inkâra sarılıyorlar.

Katliamı yaşayan Reyhanlı halkının sorumlu olarak ÖSO- El Nusra çetelerini görmesi her şeyi özetliyor. Reyhanlılar gözlerinin önünde yaşananların tanığıdır. Bu çetelerin güvenilmez, her an kendilerini bile hedef alan icraatlara başvurabileceğini biliyordu. Reyhanlılar paramiliter çetelerin inanç orjinli söylemlerinin sahte olduğunu, Suriye’yi yakıp yıkan pratiklerinin Türkiye’de de benzer olumsuzluklara dönüşeceğini tahmin etmişlerdi. 11 Mayıs tarihinde Reyhanlıda isyan eden halk toplumsal bilincini konuşturdu. Katliamdan ne Suriye iktidarını, ne devrimcileri, ne de Alevi hemşerilerini sorumlu tuttular. Reyhanlı halkı; ”Tayyip’in oğluna gemicik bize bombalar” diyerek yeter artık dedi. İnsanlık dramı yaşadığımız 11 Mayıs gününde suç üstü olan AKP ve beslemesi ÖSO çeteleridir.

Hükümet olayı aydınlatmak yerine manipüle eden operasyonlarla Alevilerin yaşadığı mahallelerde insan avına çıktı. ‘Katiller Samandağ’ında’ diyen egemen zihniyet Reyhanlı üzerinden mezhep kışkırtıcı imalarla inanç ayrımcı dilini bir kez daha kullandı.

Bugüne kadar Uludere Roboski de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla savaş uçaklarıyla vurulan Kürt gençlerinin soruşturmasında somut ilerleme kat edemeyen hükümet konu Suriye bağlantılı olunca daha ilk andan itibaren Reyhanlının failleri edebiyatına ağırlık verdi. Ana akım medya işlemese de bölgeyi yakından takip eden gazetecilerin geçtiği bilgiler fail denilerek ‘gözaltına alınan-tutuklanan’ insanların kurban seçildiği ihtimalini güçlendiriyor.

Yurt gazetesinin deneyimli bölge muhabiri Ömer Ödemiş’in imzasını taşıyan haberler kurgulanan senaryoyu yansıtması bakımdan önemlidir. Aşağıda geçen haber aceleci hükümetin kuşkulanmamıza neden olan operasyonundan yansıyan bilgiler;

”11 Mayıs 2013 gününden beri Reyhanlı saldırısının faillerini bulmak için operasyonlara devam ediyor. Saldırıdan hemen sonra faillerin belli olduğunu, failler arasında Suriyeli ya da muhalif hiç kimsenin olmadığını açıklayan yetkililer, Alevi mahallelerine yaptıkları operasyonlarda birbiri ile hiç alakası olmayan, pek çok insanı gözaltına almış, bir kısmının ise fail olarak arandığını açıklamıştı.

Emniyet güçlerinin Reyhanlı saldırısının failleri olarak açıkladığı isimlerin bir kısmının küçük kaçakçılık işleri yapan, bunun içinde sık sık yasal yollardan Suriye’ye giden insanlar olduğu, diğer bir kısmının ise, sokak çetesi ile ilişkili işler yapan, ayak takımı olduğu ortaya çıktı. Fail olarak açıklananlar arasında çevre halkın, “akili yetileri yerinde değil” dediği kişiler bile, baş suçlu yapılıp, kamuoyuna sunuldu.

AİLELERİ TESLİM ETTİ

Hatay Valisi’nin yakaladık diye övünerek açıkladığı Yusuf B. ile Mehmet G.’nin ise öldürülecekleri korkusuyla, aileleri tarafından götürülerek jandarmaya teslim edildikleri ortaya çıktı. Yusuf B. ile Mehmet G.’nin, teslim olmadan önce bulundukları bir alanda, sorgusuz sualsiz üzerlerine ateş açıldığı, öldürülmek istendikleri de aileleri tarafından ifade edildi.” ( Yurt Gazetesi- 21 Mayıs 2013 Salı )

Reyhanlı halkını vuran şiddet ateşe körükle giden düzen İslamcı cenahın kuralsızlığının sonucudur. Reyhanlı artık son olsun demenin yolu AKP hükümetinin Suriye politikasını durdurmaktan geçer. Farklı inanç ve milliyetten Türkiye halkları komşu Suriye halkını kasıp kavuran işgal savaşına karşı sesini yükseltmeli ve selefi-tekfirci çetelere geçit vermemelidir.

Ferhat AKTAŞ

Koçgiri Platformu sözcüsü
Sosyal medyada paylaşın
        
   
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 × three =

More in Gündem

To Top