Gündem
‘Dersim İnsan Olsaydı Aklını Yitirirdi’
Murathan Mungan’ın çağrısıyla bir araya gelen ve Bir Dersim Hikâyesi adıyla kitap çıkaran 23 edebiyatçıdan 12’si Diyarbakır Kitap Fuarı’nda buluştu. 17 Mayıs’ta piyasaya çıkan kitabın ikinci baskısı yapılacak.
Röp: Müjgan Halis (sabah)
74 yıl önce yaşanan Dersim Katliamı’nı toplumca konuşmaya başlayalı çok olmadı… Dersimliler anlatmaya başlayınca gördük ki akıl almaz acılar yaşanmış ve hiçbiri iyileşmemiş aslında… Katliamı yaşayanlar bu kadar zaman susmayı tercih etti, o kadar sustular ki çocuklarına bile anlatmadılar neler olduğunu… Ama gün geldi; yüzleşme kaçınılmaz oldu. Susanlar konuşmaya, bilmeyenler öğrenmeye başladı… Edebiyatçılar da boş durmadı elbette; 23 edebiyatçı, Murathan Mungan’ın çağrısıyla bir araya geldi ve adına Bir Dersim Hikayesi dedikleri kitaba imza attı…
SORULAR
– Dersim, bu ülkede yaşayan herkese değmiş midir sahiden? Yanıtınız ‘evet’se bu değmişliğin şimdiye kadar dışa vurulmaması hakkında ne söylemek istersiniz? – Edebiyatın Dersim’i ihmal ettiğini düşünüyor musunuz? Yazarın tarihe sorumluluğu bakımından…
GEÇMİŞİ KONUŞMAK KOLAY DEĞİL
AHMET BÜKE
– “Dersim’i görmedim. Ama hikayelerini dinledim sürekli. Yaşayan herkese değmiş midir bilmiyorum ama düşünülenden çok daha fazla temas etmiştir hayatımıza. Türkiye’de geçmişi konuşmak kolay olmuyor.” – “Edebiyat dışarıda akan hayattan azade değil galiba. Ama her zaman anlatacak birileri olur bu ülkede. Çoğu zaman sesi yeterince duyulmasa da olur. Ben birbirini daha az tanıyan ve temas eden bir yazar kuşağından geliyorum.”
SOYKIRIMI YAŞAYANLAR SUSKUNLAŞTI
GÖNÜL KIVILCIM
– “Dersim’i kendi gözlerimle değil, ama kelimelerin gözüyle gördüm. Nereden başlayalım bilemiyorum. Bir suçlu varsa eğer, bu ülkede eğitim müfredatını hazırlayanlar mı, günahları toprağın altına gömmek için yeni yasalar çıkaranlar mı, işkenceyi, olağanüstü hali gözü kapalı uygulayanlar mı, kimdir? Soruyorum size.” – “Biraz ‘geç’ olarak nitelenebilir Dersim kitapları. Ama memlekette sırlardan bahsetmek için parmak kaldıranların başına gelenleri bilirken, bu gecikmeyi anlamak mümkün bence. Dersim, Maraş gibi katliamları, 1915 soykırımını yaşayanlar, olanları birbirlerine bile yeniden anlatamayacak kadar suskunlaşırken, bu tür sırlar aile içinde dahi konuşulamazken edebiyat da gecikti haliyle.”
HAKİKATLER TOPRAĞIN ALTINA GÖMÜLMÜŞ
BURHAN SÖNMEZ
– “Dersim’i görmeden Dersim’i anlatmayı değil, daha ölmeden önce ölümü anlatmak istedim. Bu ülkenin tarihi, gerçeğin inkarıyla şekillenmiş. Hakikatler toprağın altına gömülmüş.” – “Dersim bu ülkede sadece bir tarih değil, bugünün kendisidir. Öykümde, Dersim’den ‘artakalan’ yaşlı kadın ile bugünkü Kürt savaşında benzer acılardan geçen genç kızın hayatlarını birlikte anlatma ihtiyacı hissettim. Aksi halde Dersim, tarihe havale edilmiş herhangi bir olay haline gelirdi. Edebiyat, siyaset yapmanın değil insanları anlatmanın peşindedir.”
ACI GELİR SİZİ BULUR
HAKAN GÜNDAY
– “Acı öyle bir şey ki, kaynağı, bulunduğunuz yerden çok uzakta da olsa biçim değiştire değiştire, en olmayacak duvarlardan seke seke elbet gelir ve sizi bulur. Bu defa adı Dersim olmaz da, gündelik hayatta bir an olur. Unutmamak lazım ki, zamanın ruhu kadar ruhsuzluğu da vardır.” – “Yazarın öncelikle yazıya karşı sorumlu olduğunu düşünüyorum. İşi edebiyat olanları, herhangi bir ihmalle suçlamak benim açımdan pek mümkün değil.”
YALAN BİR TARİH YAZILDI
BEHÇET ÇELİK
– “Bir ülkenin tarihindeki acılar, yüzleşilmedikçe kuşaktan kuşağa geçiyor. Dersim Katliamı’nın doğrudan değmediği insanlar da öteden beri bu gibi büyük kıyımların emirlerini verenlerin zihniyetiyle yönetilen bir ülkede yaşıyor. Kazma vurduğunuz her yerden kemikler fışkırıyorsa, yoksunlukların da, varlıkların da o kıyımlardan bağımsız olduğunu düşünmeniz imkansız.” – “Yazarın tarihe karşı sorumluluğu resmi yalanların gerçeklerin üzerine çektiği, örtüyü sıyırmaktır. Yazmak insanın tek başına kaldığı bir eylemdir; böylesi dayanışma anları çok enderdir.”
HER ACI EDEBİYATIMIZA YANSIMIYOR
CEMİL KAVUKÇU
– “Orada yaşanan derin acı her insanın yüreğini yakar. Yaşınız ne olursa olsun, haberdar olmak yangın için yeterlidir.” – “Acılarla dolu coğrafyamızda belgesel olmak dışında edebiyatımıza yansımayan o kadar çok yaramız var ki… Bir Dersim Hikâyesi’nin bu yola bir ışık düşüreceğine inanıyorum.”
ÖLÜLERİ SUSTURMAK İMKANSIZ
GAYE BORALIOĞLU
– “Dersim Katliamı bu memleketin alnında bir kara leke. Aynaya bakan herkes görür bu lekeyi; yeter ki cesareti olsun.” – “Ne kadar unutturulmaya çalışılırsa çalışılsın, mezarı olmayan ölülerin seslerini susturmak imkansız. Bazen yakınlarının dilinden, bazen bir öykünün nefesinden sesleniveriyorlar. Ta ki adalet yerini bulana dek, bu böyle olacak.”
PERDEYİ ARALAMAK GEREK
MURAT ÖZYAŞAR
– “Dersim meselesi bu ülkede yaşayan herkese değmemişse, neden değmemiş, değdirilmemiştir? Bu sorunun perdesini aralamak gerek, çünkü içeriye-Türkiye’ye ışık düşüreceğini düşünüyorum. Sorunun yanıtını ‘değenler’, ‘değmeyenler’ ve ‘değmesini engelleyenler’le hep birlikte bulmaya çalışmak daha çok ilgilendiriyor beni.” – “İyi niyetli edebiyatçılar da dahil hepimizin kötü sonuç verdiğini düşünüyorum. Ama artık Dersim meselesinin daha çok konu edileceğine dair umudum tam.”
BAZI ŞEYLER İÇTEN ÇÜRÜTÜR ADAMI
AYŞEGÜL ÇELİK
– “Olanlara ‘devlet’le başlayıp ‘mecburen’le biten açıklamalar üreten, “İşte bana dokunmadı,” diyen yok mu? Var. Fakat doğru değil. Mutlaka dokunmuş, dokunmakla kalmayıp değiştirmiş, başka biri yapmıştır onu. Daha inançsız, kendini sevmeyen biri haline gelmiştir, ama haberi yoktur. Soluk alan ama yaşamayan bir kabuktur artık. Bazı şeyler böyle içten çürütür adamı.” – “Türkiye’de, geçmişle bugünün bağı öyle kesin, öyle hunharca koparılıyor ki, böyle işliyor zaman. Yüzleşmek için, anlatmak için on yıllar geçmesi gerekiyor. Zaten yaşananlar o kadar ağır ki, üstünden kuşaklar geçene kadar kimsenin kolu kalkmamış da olabilir.”
KORKAK BİR HALKIZ
YAVUZ EKİNCİ
– “Dersim’i ilk gördüğümde gözümde büyük bir mezarlık canlandı. Dersim Katliamı herkese değmiştir. Ama bugüne kadar dışa vurulmamasının nedeni korkak bir halk olmamızdır. Bu korkaklık toplumun içinde yeşeren yazarını, siyasetçisini, sanatçısını da zehirledi ve böylece hayata dokunmayan eserler ortaya çıktı.” – “Edebiyatın sadece Dersim’i değil, hayatı ve sokağı ihmal ettiğini düşünüyorum.”
DERSİM İNSAN OLSAYDI AKLINI YİTİRİRDİ
HATİCE MERYEM
– “Dersim, 38’de yediği korkunç dayaktan sonra her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışan bir insan olsaydı… Olmazdı. Aklını yitirir, sokaklarda yatıp kalkardı. Tekrar normale dönmek için yapılması gereken hiçbir şey yapılmamış.” – “Ortada büyük bir ihmalkarlık olduğunu düşünmüyorum, ama edebiyatın tarihe tanıklık etmek gibi asli bir vazifesi olduğuna da inanmıyorum.”
KÜLTÜREL AÇIDAN BÜYÜK TAHRİBAT VAR
SERAY ŞAHİNER
– “Dersim Katliamı sadece insanları öldüren bir kıyım değil; kültürel açıdan da büyük tahribat var. Hafıza talepkardır. Yıllarca o hafıza silinmeye çalışılmış. Dersim, Maraş, Sivas, 90’lardaki köy boşaltmalar, Roboski… Bunlar birbirinden ayrı zihniyetlerin ürünü değil.” – “Kahramanlık hikayesi olarak akıllara ve madalyalara kazınmış bir olayın aslında bir kıyım olduğunu 1940’larda bir yazar yazsaydı başına ne gelirdi bilmiyorum. Murathan Mungan, Bir Dersim Hikâyesi isteyene kadar benim de bu konuyla ilgili masa başına oturmak aklıma gelmemişti.”
MURATHAN MUNGAN DA ARTIK DERSİM’İN KAYIP KIZIDIR
MURATHAN MUNGAN
“Edebiyat uzakları yakın kılmak içindir. Bu kitabı çatarken, yazarları seçerken de buna özen gösterdim. Hem kendi yazar nitelikleri hem bu kitaba olacak katkıları konusundaki öngörüm, benim pusulam oldu. Türkiye bir bellek bölünmesi yaşıyor. Doğuda yaşayanlarla batıda yaşayanların hem coğrafya olarak hem tarihe ait bellekleri aynı yapılanmadı, hatıra depolarımız farklı. Son 30 yıldır yaşanan iç savaş konusunda da hala İzmir’dekiyle Erzurum’daki aynı şeyleri hatırlamıyor. Edebiyat bütün bunlar için belki bir teyel işlevi görür. Sosyal medyada bir okur ‘Bu kitaptan sonra Murathan Mungan da artık Dersim’in kayıp kızıdır,’ dedi. Sadece ben değil, tüm yazarlar da Dersim’in kayıp kızları.”