Yeni bir Anayasa toplumun tüm sosyal ve siyasal katmanlarının katılımı ve ihtiyaçlarının dikakate alındığı tekliflerden oluşur. Demokrassiz bir özgürlük düşünülmediği gibi, özgürlüklerin olmadığı bir barışta düşünülemez.
Dr. Hıdır Eren ÇELİK
( Dersim Akademik Değişim Vakfı)
İmralı süreci ile (aslında bu süreci Oslo görüşmelerinden itibaren değerlendirmek gerekiyor) yeniden başlayan Kürt sorununa kalıcı çözüm tartışmaları bugüne kadar kamuoyuna çözümün nasıl olacağı konusunda pek net bir bilgi vermemektedir.
Barış istemek ve otuz yılı aşkın bir süreden beri dökülen kana son vermek herşeyden önce bu savaşta çocuklarını yitiren anaların ve toplum olarak hepimizin ortak özlemidir.
Ama temel sorun Kürt sorununun çözümünde izlenen yolun başından itibaren sorunlu olması. Yanlızca İmralı ile MIT arasında yapılacak görüşmelerle Kürt sorunu çözülemez. Kamuoyuna yansıyan haberler ve gelişmeler değerlendirildiğinde uluslararası boyutu olan ve bölge halklarını da kapsayacak derece de önemli olan toplumsal bir sorunun tek taraflı yanlızca güvenlik sorunu olarak ele alındığı görülmektedir. Daha doğrusu Abdullah Öcalan ve MIT arasında çizilecek bir yol haritasından hareketle tek taraflı bir çözümü topluma dayatmak çözümsüzlüğün şimdiden habercisidir. Kamuoyuna yansıyan ve üzerinde tartışılan protokol notları ve sonrası Abdullah Öcalan’ın Diyarbakır Newroz’unda okunan silahları bırakma çağrısı somut ve stratejik çözüm önerilerden uzak bir gençlik heyecanı ile yazılmış bir Nutku andırmaktadır. Şimdiye kadar ki gelişmeler PKK’nın silahsızlandırılması, Militanlarının sınır ötesine çekilmesi ve ateşkes sürecinde izlenecek yol haritası ile sınırlıdır. Türkiye’nin en “Akil İnsanlar“ ın dan oluşturulan gruplar ise toplumun tüm kültürel kimliklerini kapsayacak kalıcı bir çözüm için Barış projesi sunacak donanımdan uzaktırlar. Akil İnsanların bölgelere dağılıp barışı anlatmaları elbette olumludur. Ama ne yazık ki böylesi bir girişim toplumun tüm sosyal ve kültürel kimlik ve bireylerini kapsamamakta ve temsil etmemektedir. Herşeyden önce toplumun temel dinamiğini oluşturan Aleviler ve diğer dini Azınlıklar bu sürecin dışında tutularak yok sayılmaktadırlar. Bunun yanısıra bu sürecin kalıcılaşmasını kılacak herhangi anayasal bir güvence de yok.
Barış tek taraflı bir çözüm değil. Barış taraflar arasında yapılan ve her iki tarafın istemlerinin dikkate alındığı bir antlaşmadır.Gelişmelere bakıldığında ise tek taraflı, uluslararası güçlerin güvencesinin olmadığı bir sürecin Kürtlere dayatıldığı görülmektedir. Her şeyden önce barışı kalıcı kılacak en önemli faktör olan demokrasi sorunu ve insan hak ve özgürlüklerinin anayasal güvencesi olacak olan bir Anayasa ise – tartışmalara rağmen – somut olarak henüz ortada görünmemektedir.
Türkiye’de Kürt sorunu başta olmak üzere diğer azınlıkların ve kültürel kimliklerin – bunlara bireyler dahil – haklarını anayasal bir temele oturtmadan sağlanacak olan bir barış geçici olarak silahların susmasını ve ölümlerin olmamasını sağlayabilir, ama kalıcı bir barışı getirmez.
Yeni bir Anayasa demokrasi, insan hak ve özgürlüklerinin güvenceye alındığı, herşeyden önce kişilerin birey bazında özgürlüğünü güvenceye alan toplumsal bir mutabakatla sağlanır.Yeni bir Anayasa toplumun tüm sosyal ve siyasal katmanlarının katılımı ve ihtiyaçlarının dikakate alındığı tekliflerden oluşur. Demokrassiz bir özgürlük düşünülmediği gibi, özgürlüklerin olmadığı bir barışta düşünülemez.
İmralı süreci ile hız kazanan Kürt sorununa çözüm tartışmaları en önemli sorun olarak duran Anayasa tartışmalarını gölge de bıraktı. Esasen üzerinde durulması gereken en temel sorun yeni bir Anayasa’nın oluşturulmasıdır. Yeni Anayasa ihtiyaçlara cevap verecek, toplumu sosyal, siyasal, kültürel olarak gelecek yüzyıla taşıyan bir teklifler bütünü olarak görülmelidir. Toplumun sosyal, siyasal ve ekonomik ihtiyaçlarını, kişilerin özgürlüğünü de kapsayacak şekilde dini ve inanç gruplarının yaşam biçimlerini de güvenceye alan, toplumsal örgütlenmelerin de hukuki temelinin sağlandığı demokratik,özgürlükçü anayasal bir sistem Kürt sorunu başta olmak üzere tüm kültürel Kimliklerin sorunlarınında çözümünü beraberinde getirecektir. Anayasa tartışmaları barış sürecini de kapsayacak şekilde ele alınmalıdır. Yeni bir Anayasa en başta İnsan onuru ve haysiyetinin karunduğu, kişilerin yaşam hakkı ve özgürlüğünün güvenceye alındığı, kadın ve erkek eşitliğinin ortak bir yaşam için en temel hak olduğu, düşünce ve basın özgürlüğü, örgütlenme ve direnme hakkı, yerel yönetimlerin idari yapılarının yeniden şekillendirildiği ve yetkilerinin genişletildiği, bölgelerin kültürel kimliklerinin – dil, din, inanç ve yaşam biçimlerini de kapsayacak şekilde – dikatte alındığı yeni bir teklifler bütünü olarak görülmelidir. Özgürlükleri temel alan bir Anayasa kürt sorununu da beraberinde çözer.