DDK’nin Sivas Katliamı raporunda, devletin kusuru kabul edilse de, mağdurların da ‘kışkırtıcı’ olduğu ima edildi. Av. Sarıhan, bakış açısının problemli olduğunu vurguladı.
DDK, Sivas Katliamı’yla ilgili olarak açıkladığı raporda, devletin güvenlik konusunda sorumlu olduğu ancak Aziz Nesin’in konuşmalarının ve Pir Sultan Abdal heykelinin dikilmesinin katliama yol açan nedenler olduğu ima edildi. Sivas Katliamı davasının avukatlarından Şanal Saruhan, Devlet Denetleme Kurulu’nca hazırlanan raporun ilk bakışta bazı “olumlu” saptamalar yapmış gibi göründüğünü ancak satır aralarına bakıldığında ciddi bir bakış açısı probleminin görüldüğünü belirtti.
Onbinlerce insanın katıldığı anma töreninde 33 CAN’ın fotoğrafları taşındı
Devlet Denetleme Kurulu (DDK), 2 Temmuz 1993 yılında, Madımak Oteli’nde 35 kişinin öldürüldüğü Sivas Katliamı’yla ilgili olarak hazırladığı raporunu dün yayınladı. Raporda devlet ve kurumlarının kusurlu olduğu ifade edilse de, saldırıya maruz kalanların da bazı hassasiyetleri hareket geçirdiği iddia edildi. 25 madde olarak sunulan raporda, olayın katliam olarak nitelendirilmesinin kabul edilmesine karşın, saldırganların suçu sosyolojik nedenlerle izah edilmeye çalışıldı. Aziz Nesin’in konuşmaları ve kitabı ile Pir Sultan Abdal heykelinin dikilmesinin de, raporda kışkırtıcı unsurlar olduğu savunuldu.DDK’nin 25 maddelik Sivas Katliamı raporundan çarpıcı bölümler şöyle:
‘KATLİAM’ İFADESİ KULLANILDI
»2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta düzenlenen etkinlik nedeniyle oluşan bir toplumsal kriz ve neticesinde 37 kişinin ölümü ile sonuçlanan bir ‘katliam’ ile ilgili olarak taraflarca geliştirilen tutum ve davranışlarda yukarıda bahsedilen tarihsel tecrübe ve toplumsal yapımızdaki kırılmaların ve mücadelelerin tüm izlerini görmek mümkündür. Sivas’ta cereyan eden olay; 2 Temmuz 1993 tarihinde düzenlenen etkinlik nedeniyle oluşan bir toplumsal krizin başlangıcından sonuna kadar yönetilmesinde; gerek etkinliğin düzenlenme yerinin belirlenmesi gerekse katılımcı profilinin oluşturulmasında Devletin aktif katılımına ve apaçık gerçekleştiği/oluştuğu görülen toplumsal kriz riskine rağmen, gerek yeterli güvenlik önlemleri alınmadan etkinliğin yapılmasına Devlet tarafından ön ayak olunması gerekse etkinliği düzenlemeye aktif olarak katılan Valiliğe ve katılımcı profiline yönelik olarak ciddi protestoların yaşanmasına rağmen; ortamı soğutmaya ve can güvenliğini sağlamaya yönelik olarak etkinliğin iptali, kalabalığın dağıtılması, katılımcıların otelden tahliyesinin sağlanması, sokağa çıkma yasağı uygulanması gibi tedbirleri almakta ciddi ihmal ve zafiyetler gösterilmesi neticesinde kontrolden çıkan ve kutsalına hakaret edildiğine ilişkin nefret duygularıyla hareket eden şuursuz hale gelmiş kalabalıklarca otelde bulunan 35 kişinin ölümüne yol açılması ile sonuçlanan ve ‘katliam’ olarak nitelendirilmesi gereken bir toplumsal olaydır.
‘PİR SULTAN TAHRİK ETTİ’
»Sivas olaylarında kalabalığı en çok tahrik eden ve/veya kalabalığın tahrik edilmesinde kullanılan unsurlardan birisinin, Pir Sultan Abdal heykelinin dikilmesi hususunun olduğu kanaati edinilmiştir. Anıt dikildikten sonra bazı alevi vatandaşların gelerek anıtın etrafında dolaşma ve anıta el sürme gibi anıta bir kutsiyet atfetmeye yönelik ritüel ve davranışlarda bulundukları yönündeki ifadelerden anıtın Pir Sultan Abdal Anıtı olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. Dikilen heykelin Pir Sultan Abdal Heykeli olarak algılanmasının ve anıtın bir gecede dikilmesinin, toplumsal bir tepkinin oluşumuna yol açtığı anlaşılmaktadır.
AZİZ NESİN ELEŞTİRİLDİ!
»Şeytan Ayetleri kitabına bütün dünyada tepkiler ortaya çıkmıştır. Söz konusu kitabın Türkiye ’de yayımlanması ile ilgili olarak da Aziz Nesin’e karşı ülkemizde çeşitli tepkiler gösterilmiştir. Aziz Nesin’in Şeytan Ayetleri kitabını Türkçeye tercüme ettirerek yayınlatmasının bir kesim tarafından “kutsala saldırı” olarak algılandığı ve bu algıdan kaynaklanan bir tepkinin oluşturulmaya çalışıldığı, buna mukabil olarak başka bir kesim tarafından da Aziz Nesin’e sahip çıkıldığı ve destek verildiği anlaşılmaktadır. Aziz Nesin’in Şeytan Ayetleri kitabının ülkemizde yayımı konusundaki ısrarlı tavrı ve Türk halkı ve İslamiyet’le ilgili kamuoyunun tepkisini çeken açıklamalarının bulunduğu bir ortamda etkinliklere davet edilmesi Sivas halkında hem dini hem de milliyetçi ögeler taşıyan bir tepki oluşturmuştur. Aziz Nesin’in 1 Temmuz 1993 günü Kültür Merkezinde etkinliklerin açılışında yaptığı konuşmanın bazı bölümlerinin toplum içinde kulaktan kulağa yayıldığı ve şehirdeki gerginliği artırdığı anlaşılmıştır.
AV. SARIHAN: RAPOR PROBLEMLİ
Sivas Katliamı davası avukatlarından Şanal Sarıhan, raporu BirGün’e değerlendirdi. Sarıhan, Devlet Denetleme Kurulu’nca hazırlanan raporun ilk bakışta bazı “olumlu” saptamalar yapmış gibi göründüğünü ancak satır aralarına bakıldığında “ciddi bir bakış açısı problemi”nin görüldüğünü söyledi. Saruhan, katliamın “dinci, gerici örgütlenmelerin koalisyonuyla yaşanan planlı ve örgütlü bir kalkışma” olduğu gerçeği gözardı edilirken, “karşıt fikirlerin, inançların birbirlerini tahrik etmesiyle yaşanan sıradan bir olay” anlamına gelecek değerlendirmeler yapıldığına dikkati çekti.
‘İNSANLIK SUÇU DENMELİYDİ’
Raporda yaşananlarla ilgili “katliam” nitelemesi yapılmasının olumlu bir yaklaşım olduğunu belirten Sarıhan, “Ama bu katliamı kim yapmıştır? Sıradan öfkeye kapılmış yurttaşlar mı, örgütler mi? Bunun önemi çok büyük” dedi. Katliamla ilgili “insanlığa karşı suç” nitelemesi yapılmamasının raporun en büyük eksiklerinden olduğunu belirten Sarıhan, rapora ilişkin ilk saptamalarını şöyle anlattı:
“Rapora göre nefret duygularıyla yaşanan bir olay söz konusu. Ama bu saptama yeterli değil. Nefret duyguları örgütlenmiş bir kalabalık, örgütlü bir biçimde orada biraraya geldi. Kamu görevlilerinin olayla ilgili kusurlarından söz edilirken valiyi suçlayıp, belediye başkanını aklamak tam bir çifte standarttır. Belediye Başkanı da bir kamu görevlisidir ve onun raporda belirtildiği gibi topluluğu yatıştırmaya yönelik bir tutum sergilemediğini biliyoruz. Tam tersi Pir Sultan Abdal heykelini kaldırtması, o heykeli parçalayan kalabalığı cesaretlendirmiştir. Ayrıca rapora göre Madımak Oteli’nde bulunanların ısrarlara rağmen orayı terk etmediklerine vurgu yapılması da ilginçtir. Dışarıda heykeli parçalayan, arabaları, perdeleri ateşe veren saldırgan bir topluluk varken orada bulunanların dışarı çıkmaları beklenilebilir mi? “
Birgun.net