Danıştay, ÇED süreci tamamlanmadan Munzur Çayı üzerine 4 baraj ve 6 HES yapımının önünü açacak kararı bozdu.
Dersim Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi sözcüsü avukat Barış Yıldırım kararın emsal niteliğinde olduğunu söyledi.
Çevre ve Orman Bakanlığı, Çevresel Etki Değerlendirmesi(ÇED) raporu alınmadan Munzur Çayı üzerine 4 baraj ve 6 HES yapılması için hazırlanan plana 2012 yılında onay verdi. Planın iptal edilmesi için Ankara 3. İdare Mahkemesi’nde dava açıldı. Mahkeme davayı reddetti. Çevreciler Danıştay’a başvurdu. Danıştay 10. Dairesi, ÇED süreci tamamlanmadan Munzur Çayı üzerine 4 baraj ve 6 HES yapımını öngören plana izin verilemeyeceğini belirterek Ankara 3. İdare Mahkemesi’nin aldığı kararı bozdu.
Munzur Çayı üzerine kurulması planlanan 4 baraj ve 6 HES projesi için 1983 yılında Devlet Su İşleri tarafından Tunceli-Munzur Projesi Master Planı raporu hazırlandı. Konaktepe Barajı’na 2010 yılında lisan verilince, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından Munzur Çayı üzerine yapılması planlanan bütün baraj ve HES projeleri için, ‘üstün kamu yararı kararı’ alındı. Üstün kamu yararı kararının ardından Munzur Çayı üzerine yapılması planlanan baraj ve HES projeleri Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı’na işlendi. Plan Temmuz 2012 tarihinde dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı’nca onaylanarak yürürlüğe girdi. 4 baraj ve 6 HES projesine itiraz eden bölge halkı iznin iptal edilmesi için Ankara 3. İdare Mahkemesi’ne başvurdu.
DANIŞTAY, ‘ÇED OLMAZSA OLMAZ’
Başvuruyu değerlendiren Ankara 3. İdare Mahkemesi 2013 yılında davayı reddetti. Mahkeme kararına itiraz eden davalılar temyiz için Danıştay 10. Dairesi’ne başvurdu. Danıştay 10. Dairesi, ÇED süreci tamamlanmadan Munzur vadisi üzerine kurulması planlanan HES ve barajlar için yapım izni verildiğini, Munzur nehri üzerine baraj ve HES yapımı için mevzuat açısından ‘ÇED olumlu kararı’ veya ‘ÇED gerekli değildir’ kararı alınmadıkça projelere yapım izni verilemeyeceğini belirtti. Danıştay 10. Dairesi Ankara 3. İdare Mahkemesi’nin aldığı ret kararını bozarak, davanın yeniden görüşülmesi için dosyayı Ankara 3. İdare Mahkemesi’ne iade etti. Ankara 3. İdare Mahkemesi’nin ret kararını bozan Danıştay gerekçesini ise şöyle belirtti: ‘’ herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının bulunduğu, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin Devletin ve vatandaşların ödevi olduğu tartışmasızdır. Bu itibarla, öncelikle, davaya konu projelerle ile ilgili olarak hazırlanan fizibilite raporları çerçevesinde, projelerin, ‘çevreye uyumlu’ olup olmadığının tespiti bakımından, çevre mevzuatı açısından zorunlu olan “ÇED” sürecinin tamamlanması gerekmektedir. Aksi taktirde 2872 sayılı Yasanın 10. maddesinde belirtildiği üzere, Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça projelerle ilgili onay ve izin verilemez. Bu durumda, İdare Mahkemesince, dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken, aksi yönde verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.”
‘’BÜTÜN BARAJ VE HES’LER İÇİN TOPTAN ÇED SÜRECİ BAŞLATILMALI’’
Danıştay 10. Dairesi tarafından verilen kararının Milli Parklar ve Planlama Mevzuatı bakımında emsal niteliğinde olduğunu söyleyen Dersim Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi sözcüsü avukat Barış Yıldırım kararı şu sözlerle değerlendirdi: ‘’Danıştay ilk defa bir kararında Milli Parklar Kanunu’nun 14. maddesi çerçevesinde bir milli parkta kamu yararı açısından tesis inşasına izin verilebilmesi için öncelikle ÇED süreci işletilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca Danıştay 10. Dairesi Munzur Vadisi Milli Parkı’na projelendirilmiş baraj ve HES’lere izin verilebilmesi için ayrı ayrı proje bazında değil tüm projeler için toptan bir ÇED süreci işletilmesi gerekliliğini belirtmektedir. Karar bu yönüyle ilk niteliktedir. Üzerinde önemle durulması gereken diğer husus ise Milli Park Uzun Devreli Gelişme Planı ve ÇED ilişkisidir. Danıştay kararı analiz edildiğinde Milli Park gibi doğa koruma statülerine sahip alanlara dair Uzun Devreli Gelişme Planları oluşturulmadan önce mutlaka ÇED sürecinin tamamlanması ve sonucuna göre planlama yapılması gerektiği de ortaya konulmuştur. Bu durum bugüne kadarki idari yaklaşımı da değiştirecek niteliktedir. Munzur Vadisi Milli Parkı Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alacak kriterlere sahiptir. Munzur Nehri özgürce akmalıdır.’’
radikal