Genelkurmay “devlet cenazesi camide olur” diye cemevine gelmiyor. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Baki Düzgün, “Genelkurmay’a defalarca cemevinde cenaze için başvurduk. Devlet tanımıyor dediler. Bu, Alevilerin yurttaş olarak varlığını inkar etmektir” dedi.
Çatışmalarda hayatını kaybeden Alevi askerlerin cenaze törenleri cemevi yerine camide yapılmak isteniyor.
Genelkurmay “devlet cenazesi camide olur” diye cemevine gelmiyor. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Baki Düzgün, “Genelkurmay’a defalarca cemevinde cenaze için başvurduk. Devlet tanımıyor dediler. Bu, Alevilerin yurttaş olarak varlığını inkar etmektir” dedi.
Alevi derneklerinin ve ailelerin itirazlarına rağmen, Genelkurmay’ın cemevindeki asker ve polis cenaze törenlerine katılmama uygulaması devam ediyor.
Cumhuriyet’ten Ayşe Yıldırım, bugünkü köşesinde Genelkurmay ve devletin yıllardır Alevilere karşı uyguladığı ayrımcılığı kaleme aldı. Üç gün önce Hakkâri Şemdinli’de hayatını kaybeden Kenan Ceylan’ın Tokatlı ve Alevi olduğunu belirten Yıldırım, “Önceki gün iki ayrı cenaze töreniyle uğurlandı. İlki inançlarına uygun olarak cemevinde yapıldı. Ama askeri ve mülki erkân cemevine gelemezdi. Onun için daha sonra kaymakamlığın önünde resmi tören düzenlendi” ifadelerini kullandı.
İŞTE O YAZI
Ayşe Yıldırım’ın Cumhuriyet’te bugün, “Genelkurmay’ın yolu cemevinden geçmiyor” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Kenan Ceylan, üç gün önce Hakkâri Şemdinli’de şehit oldu. Tokatlı Alevi çocuğuydu. Önceki gün iki ayrı cenaze töreniyle uğurlandı. İlki inançlarına uygun olarak cemevinde yapıldı. Ama askeri ve mülki erkân cemevine gelemezdi. Onun için daha sonra kaymakamlığın önünde “resmi tören” düzenlendi.
Bu ilk değildi.
Barış Aybek, 11 Ağustos’ta Şırnak’ta şehit oldu. Malatyalı bir Alevi ailenin oğluydu. Cenazesi “devlet erkânı katılacağı için” apar topar camiden kaldırıldı.
Özkan Ateşli, 2012’de Foça’da PKK’nin bombalı saldırısında hayatını kaybetti. Aleviydi, ailesi cenazesinin cemevinden kaldırılmasını istedi. İstanbul Haramidere Cemevi’nde cenaze töreni yapıldı. Ama asker, “Devlet cenazesi camide olur” diyerek cenazeyi kaçırırcasına Ataköy Camii’ne götürdü.
“Bu ülkede şehit olabilirsin ama Alevi olarak gömülemezsin” dedirten o kadar çok şehit cenazesi olayı yaşandı ki bunlar bizim duyduğumuz birkaç örnek. Devlet seni Alevi olarak askere alır, savaştırır. Öldükten sonra ise bedenine el koyar ve kendi inancına göre gömer.
ALEVİLERİN VARLIĞI İNKAR EDİLİYOR
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Baki Düzgün’e göre bu Alevilere en büyük hakaret, yurttaş olarak varlığını inkâr etmek. Düzgün’den öğreniyoruz ki Alevi dernekleri yıllardır Genelkurmay’a “Alevi şehitlerimizin cenazesini cemevinden kaldırmak istiyoruz” diye başvuruyor. Aldıkları yanıt ise “Bu bir devlet sorunu. Devlet resmi olarak kabul etmeli ki biz de resmi töreni cemevinde yapalım” oluyor. Federasyon, Alevilere yönelik tehditler, provokasyonlar ve şehit cenazelerinde yaşanan ayrımcılık konusunda bugün Meclis’te basın toplantısı düzenleyecek. Toplantıya Davutoğlu’nun bakanlık teklifini kabul eden HDP’li Müslüm Doğan’ın da katılması bekleniyordu. Doğan katılırsa daha kabine kurulmadan ilk çatışma yaşanmış olacak.
CENAZELERİ CAMİDEN KALDIRMAK İSTİYORLAR
Özkan Ateşli’nin cenazesinin kaçırılırcasına camiye götürüldüğü gün Hubyar Alevi Kültür Derneği Başkanı olarak mücadele eden HDP Milletvekili Ali Kenanoğlu, “Bu TSK ve devlet tarafından sistematik olarak uygulanıyor” diyor. Kenanoğlu, birkaç yıl önce Turhal’da şehit Alevi gencin cemevinde yapılan cenaze törenine devlet erkânının sırf bu yüzden katılmadığını söylüyor. Kenanoğlu’na göre sistem şöyle işliyor: Askeri yetkililer, şehit Aleviyse ailesine “Camide resmi tören düzenleyeceğiz, onayınızı istiyoruz” diyor. Aile kabul etmezse cemevinden sonra kaymakamlık, valilik önü ya da meydanda resmi tören yapılıyor. Cemevinde ısrar eden aile ise askerlerin katılmadığı bir törenle sessiz sedasız cenazesini kaldırıyor.
HDP MYK üyesi halklar ve inançlar sorumlusu Hatice Altınışık da cemevinden kaçırılan bir asker cenazesine tanıklık eden isimlerden. “Devlet erkânı cemevine gelse çarpılacakmışçasına kaçıyor, uzak duruyor. Bir Müslümanın cenazesinin camiden kaçırılırcasına kiliseye götürülerek inancı dışında bir ritüelle defnedildiğini duydunuz mu?” diyor Altınışık.